24 Nisan 2016 Pazar

Sanatçılar -17.yy-

  • Aşık edebiyatı, 17. yüzyılda sınırları belirlenmiş, gelenekleri oluşmuş, kendine özgü kuralları yerleşmiş bir olgunlukla karşımıza çıkar. Bu yüzyılda aşık edebiyatı ürünlerinin nicelik bakımından önemli bir seviyeye geldiği, nitelik yönünden ise zirveye ulaştığı görülür. Bu sebeple bu yüzyıl aşık edebiyatında genişleme ve yayılma dönemidir. 
  • Aşıklık geleneğinin farklı kitlelere yayılarak ilgi alanını genişletmesi, biçim ve tür konusunda önemli açılımlar göstermesi, aşık kahvesi ve fasıl geleneği oluşturması, bu yüzyılda tanık olduğumuz gelişmeler arasındadır. 
  • 17. yüzyıl, halk şairlerinin divan edebiyatı dil, zevk ve sanat anlayışına özendikleri bir dönem olarak dikkat çeker. Şairlerin bir kısmı başarılı örnekler verdikleri aruzu denemişlerdir.
  •  Halk hikayelerinin en güzellerinden biri olan Kerem ile Aslı da bu yüzyılın anonim ürünlerindendir.



Yüzyıllara Göre En Önemli Temsilciler

17.yy

Karacaoğlan




  • Şiirlerinde işlediği temalar genellikle; aşk, doğa, ayrılık, sıla özlemi ve ölümdür. 
  • Duru bir Türkçe ile söylediği şiirlerinde günlük konuşma dilini kullanmayı tercih etmiş, Divan Edebiyatından uzak durmuştur.
  • Şiirlerinde yaşadığı yörede kullanılan kelimeleri de kullanmıştır. Arapça ve Farsça kelimeleri kullanmaktan kaçınmıştır. 
  • Şiirlerinde gerçeklik ön plandadır. Yaşanmışlık üzerinde çok durur. 
  • Karacaoğlan’ın yaşam sevgisinin kaynağında güzele, sevgiliye ve doğaya olan tutkusu ön plandadır. Onun kadına ve sevgiliye bakış açısı halk şiirine yenilik getirir niteliktedir. 
  • Şiirlerinde en çok kullandığı kadın isimleri Ayşe, Elif, Döndü, Esma, Emine, Hatice gibi isimlerdir. Karacaoğlan bu kadınların hepsine farklı bir ortamda vurulmuştur. Bu özelliği de onun bir tek kişiye bağlanmadığını ortaya koyar.
  • Şiirlerini hece ölçüsünün 11’’li (6+5), 8’’li (4+4) kalıplarıyla söylemiştir. Hece ölçüsüyle yazılan şiirlerin hafızada daha kolay kalıp ezberlenmesi onun şiirlerini günümüze kadar ulaşmasında çok önemli bir rol oynamıştır. 
  • Hece ölçüsüne uygun olması için bazı kelimelerde hece düşmesi kullanmıştır. 
  • Mecaz anlatımları da şiirlerinde sıkça kullanmış, bu da söyleyişine ayrı bir tat katmıştır. 
  • Şiirleri halk edebiyatında adını sıkça duyduğumuz manilere benzer bir tat içerir. İşte bu özellikleri ile kendisinden sonra gelen pek çok ozanı derinden etkilemiş, onlara örnek olmuştur. 
  • Birçok şiiri bestelenmiştir. 1920 yılından beri yapılan araştırmalar sonucunda beş yüze yakın şiiri kayıt altına alınmıştır.




BEN GÜZELE GÜZEL DEMEM


Ben güzele güzel demem,
Güzel benim olmayınca.
Muhanetin karın çekmem,
Gel deyip de gelmeyince.

Gelirim amma, döverler,
Bizi bu ilden kovarlar.
Güzel olanı severler,
Ben ölürüm görmeyince.

Var ol yürü, var ol yürü,
Kara bağrın yere sürü.
Dövün dövün ağla bari,
Benim gönlüm olmayınca.

Senin çağın geçer olur,
Bu dünyalar kime kalır?
Tomurcuk gül gazel olur,
Vaktinde derilmeyince.

Karac'oğlan, sözün haktır,
Düşmanın dostundan çoktur.
Bize hiç ayrılık yoktur,
Ya sen, ya ben ölmeyince.

Karacaoğlan

SULTAN SÜLEYMAN'A KALMAYAN DÜNYA


Sultan Süleyman'a kalmayan dünya,
Bu dağlar yerinden ayrılır bir gün.
Nice bin senedir çürüyen canlar,
Hakk'ın emri ile dirilir bir gün.

Ne güzel yapıdır Cennet yapısı,
Çok aradım, görünmedi kapısı.
Benim korktuğum yol Sırat Köprüsü,
Cehennem üstüne kurulur bir gün.

Karşıki dağlar da karlı dağ olsa,
Çevre yanı mor sümbüllü bağ olsa,
Ağa olsa, paşa olsa, beğ olsa,
Yakasız gömleğe sarılır bir gün.

Bu dünyada adem oğluyum dersin,
Helâli, haramı seçmeden yersin,
Yeme el malını, er geç verirsin,
İğneden ipliğe sorulur bir gün.

Gökte yıldızların önü terazi,
Ülker ile aşar gider birazı.
Yarın mahşerde de sorarlar bizi,
Hak mizan terazi kurulur bir gün.

Karac'oğlan der ki: Konup göçersin,
Ecel şerbetini bir gün içersin,
Sırat Köprüsü'nden sonu geçersin,
Amelin eline verilir bir gün.

Karacaoğlan





  • On yedinci yüzyıl halk şairi olan Karacaoğlan'’ın yaşamı hakkında fazla bilgi yoktur. 1606 yılında doğduğu, 1679 yılında öldüğü sanılmakta olup;  Çukurova da yaşadığı hakkında bir takım bilgiler vardır. Akşehirli Hoca Hamdi efendinin anılarında, Karacaoğlan'’dan şöyle bahsedilir. Asıl adının Hasan olduğu, küçük yaşta annesini kaybedip öksüz kaldığı, beş yaşına gelince babasının askere alınıp bir daha dönmediği söylenir. Köyde yaşayan Osman Ağa adlı kişinin Karacaoğlan'’ı evlat edindiğinden bahseder.
  • Osman Ağa köyde yaşayan sağır ve dilsiz bir kızla Karacaoğlan'’ı evlendirmek ister; ama Karacaoğlan bu evliliği istemez, ayrıca o sırada Çukurova da bulunan Kozanoğulları ile arasının açılması sonucu kız kardeşlerini de alarak Bursa’ya göçtüğü anlatılır. Bu göçün nedenleri arasında babası gibi askere alınıp geri dönememe korkusu olduğu da söylenir. Bursa’da kendisine bir düzen kurduğu ve evlat acısı yaşadığı şiirlerinden anlaşılmaktadır. Yaşamının büyük bölümünü Çukurova, Maraş ve Antep çevresinde geçirmiştir. Yaşamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilmek için onun şiirlerini incelemek gerekir. Ölüm yeri de tam olarak bilinmemektedir. Mezarının İçel’’in Mut ilçesinde olduğu tahmin edilmektedir.
Dönemin Diğer Sanatçıları:

  • Kayıkçı Kul Mustafa
  • Kuloğlu
  • Öksüz Aşık
  • Aşık Ömer 
  • Ercişli Emrah
  • Aşık Hasan 
  • Üsküdari








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder